Salı

niznaF



Dergiciligin pek bir mesakkatli is oldugunu lise yillarimdaki muzik fanzini cabalamalarimda bizzat tatbik etmistim. Mecmua-i Çığlık adini verdigimiz dergimiz 2. sayisinda küçük şehrimizde 50 satinca gaza gelmis İstanbul`a bile göndermeyi düşlemiştik. 7 sayılık ömrü sonunda hevesimizi aldığımızdan olsa gerek dergimiz yayın hayatını sona erdirdi. öyküdüğümüz "Laneth" dergisini son sayısına kadar takip ettim.Bir dönem Roll dergisini almamın haricinde takip ettiğim ve keyif aldığım en iyi müzik dergisiydi. En kötüsü elbette "Rock kazanı" isimli kötü baskı, kötü tercüme dergiydi.Bunların haricinde Hıbır ve Pişmiş Kelle alıyordum. O dönem Gırgırın sonuydu. Türkiye'nin üstünden ismine layık bir biçimde geçmiş kendi türevlerini yaratmıştı. Akbaba ya da Varlık döneminden beri dergicilikte görülmemiş bir tiraja, üne sahip olmuş bu dergiden bir çok usta çizer yayılıp başka güzel dergiler kurdular. Neyse dağıtmayalım konuyu. Pişmiş Kelle başkaydı. Hıbır sıktı bende ondan kaçanların kurduğu Dıgıl'a geçtim. Sonrasında başka efsane Leman kuruldu ve Leman başarılı 1-2 yılın ardından Öküz'ü yayın hayatına kazandırdı. İşte bu noktada çok önemli bir hamle yapmış oldular ve popüler edebiyat kavramını istemeyerek de olsa edebiyata kazandırdılar. Çünkü kimse Hayalet Gemi, Adam Sanat gibi ve benzeri dergilerini okumaya yanaşmıyordu. Hele hele bir dergi vardı ki kendine has tasarımı ile görenleri ya aşık ya da nefret ettiriyordu: FOL. Öküz'ün ucuz olması, içerisindeki yazar takımının dönemin populer kişilerinin olması dergi tirajını arttırdı. Bunu gören Öküz yazar takımı öküz'ün türevlerini yarattılar fakat o kadar başarılı olamadılar. (FOL hakkında daha uzun konuşmak gerek.)




Bana dönecek olursak. Öküz'den sonra hiç dergi almadım. Yo yo hatırladım "Tribün" isimli endüstriyel futbol karşıtı bir dergiyle uzun zaman geçirdiğimi hatırlıyorum. Hala saklayacak kadar beğendiğim bir fanzin(böyle demek daha uygun) idi.En fırfırlı dönemlerinde bile Leman'dan türeyen dergilere sempatim olmadı. Selçuk Erdem, Özgür Yiğit gibi çizerlerin çizgi ve espri tabularını yeniden tanımladığı dönemde ilgi alanımda başka şeyler vardı anlaşılan. Film bunlardan ilki.




Neyse. Halen hiçbir dergiye bağlılık hissetmediğim gibi yıllar sonra böyle bir gereksinim duyduğumu farketmeye başladığımı itiraf etmeliyim. Bunu da "K" dergisini alınca farkettim .Sanırım bir müddet bu dergiyle vakit geçireceğim. Aynı dergi grubunun bir de futbol için olan "f" si olduğunu da duydum yarın bakmayı düşünüyorum.

Hiç yorum yok: